mehmetdemirkol @ hotmail.com

İlk yarıda ‘Bu adam nerede?’ dediğimiz Mostafa Mohamed’in becerisini gördük. Goldeki vuruşu birinci sınıftı. Bunun yanında kafa toplarına hem çıkışı hem de darbeli vuruşları da etkileyiciydi.

Erol Bulut Alanya maçına benzer bir planla maça çıktı. Gerçi 25 faul olan ilk yarıda oyun hakkında çok fazla bir analiz yapmak mümkün değil. Planı, soldan erken ortalarla Galatasaray stoperleriyle Muslera arasına Samuel’in atacağı koşular üzerineydi. Aslına bakarsanız şanslar da buldular. Biri Samatta’nın kornerden gelen topa vurduğu kafayla...

Topla oynama dengesinde Galatasaray’ın üstünlüğüne rağmen pozisyon sayısı Fenerbahçe lehindeydi. Onyekuru ve Arda orijinal kanatlara geçince iş biraz değişti. 

İkinci yarıda Galatasaray oyun merkezini biraz daha ileri itip, merkezden iyi zorlamaya başladı. Orada yarattıkları kalabalık aslında riskliydi çünkü Fenerbahçe ’nin hızlı adamlarını 1’e 1’de bıraktılar. Ancak bu işledi çünkü Fenerbahçe savunma ve orta sahası o baskıdan çıkacak organizasyonu kuramadı. Böylece biz izleyenler de ilk yarıda ‘bu adam nerede?’ dediğimiz Mostafa Mohamed’in becerisini gördük. Goldeki vuruşu birinci sınıftı. Bunun yanında kafa toplarına hem çıkışı hem de darbeli vuruşları da etkiliciydi. 

Mesut etkiliydi ama...

Sonrasında Mesut ve Cisse’nin oyuna girişi topu almak isteğinin bir yansımasıydı. Tabii bunu yapabiliyorsa en azından Galatasaray’ın baskısının artacağı belli olan ‘ikinci yarı başında neden yapmadı?’ sorusu akla geliyor. Çünkü Mesut geçişte daha etkili. 

Bu oyunun, özellikle duran top fırsatları yarattığı gerçek ancak bir akın sürekliliği ve bunaltıcı bir baskı ürettiğini söylemek zor. Ancak Galatasaray da tüm hamlelere rağmen net kontra bulamadı.