ercanguven @ milliyet.com.tr

Sayın Ali Koç’un sıkça kullandığı filozofik bir tespit var... Ki, karar makamındaki insanların kimi zaman “tercihlerine ters düşen” hükümlere imza atmasının dramını şahane bir şekilde özetler:
“Bazı kararlar tercihen, bazıları mecburen verilir”!..
Bu cümle tam da “Cocu ve Comolli gitmeli” ısrarımızın altında yatan gerçektir.
Tek farkla...
Biz, hem “tercihen” hem de “mecburen” geldik bu noktaya!


Mecburiyetten başlayalım...
“Cocu ve Comolli’nin amiyane tabirle “kellesini istemek” artık bir zorunluluktur! Tersi, her Fenerbahçeli için “görevi ihmalden” başlar,  Fenerbahçe’nin ve Ali Koç’un “kuyusunu kazmaya” kadar gider.
Hatta her futbolsever için...
Mafya jargonu ile bu bir “iştir”, “kişisel” değildir.    
Haşa; ne bir kinimiz ne de alıp veremediğimiz mevcuttur Cocu ve Comolli ile...
Kalitelerine, kişiliklerine, kariyerlerine de bir itirazımız olamaz.  
Ama biri “yetersiz” denilen Fenerbahçe takımını kuran kişidir...
Diğeri, yetersiz takıma dört ayda bir sistem bile biçememiş, ne vaat ettiyse tam tersi gerçekleşmiş, her hafta Fenerbahçe tarihinin “en kötü” rekorlarını ya egale eden ya da kıran hocadır.

Var mı buraya kadar itirazı olan?
O zaman devam:
An itibarıyla gerçek böyleyse teknik kadroya “güle güle” demekten başka yapılacak ne olabilir?
Bırakın bizim “insan harcamak” gibi, “sabırsızlık” gibi, “tabelacılık” gibi kötü alışkanlıklarımızı; yeryüzünde pek çok ülkenin nüfusundan daha büyük kalabalıkların “büyük kulüp” kategorisine soktuğu, sevdiği, hatta taptığı, rekabetin tam merkezinde şampiyonluğu mizaç edinmiş hangi kulüp dayanabilir bu koşullara?
Hangi çelebi müsamaha gösterebilir?
Hangi taraftar sabredebilir?

Futbol bir endüstri ise, o endüstrinin sacayaklarından biri eğrilip bükülüyor, sahadaki darbeler “içten çürümelere” sebep oluyorsa, bırakın birinci dereceden günahı olanları, günah keçileri de aramak bulmak cezalandırmak, hem insan fıtratıdır hem de endüstriyel toplumların kaçınılmazı.
Boş verin “duyguları”... Muhasebe, puan konuşalım; sportif kadronun marifetiyle hesaplanamaz “para ve itibar” kaybı var ortada.
Kestirmesi... Nereden baksanız mecburiyettendir Cocu ve Comolli’yi hedefe koymamız.

Peki, neden aynı zamanda “tercihen”?
“Çok Ali Koç yok” da ondan!..
Kırk yılda bir bulmuşuz futbola medeniyet getirme misyonuna ve bu misyonu gerçekleştirebilecek güce sahip bir başkanı...
Cocu ve Comolli ile riske atamayız.
Ali Koç’a rağmen yapamayız bunu. Onlara arka çıkmak zorunda kalarak karizmasından, itibarından taviz vermesine katlanamayız.
İşi biliyoruz, kendimizi tanıyoruz çünkü...
Düz mantıkta üstümüze yoktur bizim... Eli kulağındadır “Cocu ve Comolli başarısızsa, faturayı onları görevlendiren öder” tespitinin.
Sahada ve puan cetvelinde çakılan Fenerbahçe gibi bir destanda, ikinci fasikülün “başkan gitsin” başlığı ile yazılmasından korkuyoruz açıkçası.

Kusura bakmasın Cocu, Comolli...
Sayın Koç da bizi yanlış anlamasın.
Maksat Sportif Direktör ve Hoca’ya vurarak Ali Koç’u yıpratmak değil, tam tersine Ali Koç’u korumak, ona Fenerbahçe ve Türk futboluna hayırlı olacak misyonu için alan ve zaman yaratmaktır.
Tercihimiz de mecburiyetimiz de Ali Koç’tur aslında.

milliyet