Galatasaray, 21. haftalar itibarıyla tarihinin en kötü lig performansını sergiliyor.

Sezon başından beri çeşitli taktiksel boşluklar, eksik kalan plan ya da plansızlıklar ve oyuncuların geriye gidişi gibi faktörler ön plana çıkarılıyor.

Bunlara katılmakla beraber, hem “Sezon önü değerlendirme” ve “Galatasaray’ı liderliğe götüren oyun” yazılarında hem de “9,15 Podcast” içeriğinde değindiğimiz üzere, sarı-kırmızılı ekibin yaz döneminde kurduğu kadronun dominant futbol oynamaya elverişli olmadığını düşünüyorum.

Bu satırları da fikrimi derince açmak, kadroyu hangi nedenlerle yetersiz gördüğümü belirtmek üzere yazıyorum.

Pozisyonlara bölerek inceleyelim.

Savunma hattı: Bek problemi ve topla çıkış zaafları

Galatasaray, yaz döneminde Marcao’yu savunmasına sabitleyerek sağ bek, sol bek ve stoper transferleri yaptı.

Sarı-kırmızılı ekibin bekleri atletik gereklilikleri karşılamakla beraber toplu ve topsuz ‘fundamental’ eksiklikleri gösteriyorlar.

Pek çok takım, geriden oyun kurarken pas istasyonlarını üçlemeyi ya da dörtlemeyi tercih ediyor. Bunun orta saha ayağına bir sonraki başlıkta değineceğiz fakat burada bekleri ele almamız gerekecek.

 

Marcao, topla çıkışta belki de ligin en önemli silahı. Yalnızca pas kalitesiyle değil, vücudunu öne atarak top taşıyabilmesi, gerektiğinde faul alabilmesi ve fiziğiyle rakibini kontrol edebilmesi üzerinden en güvenli opsiyon olarak dikkat çekiyor. Partneri Nelsson da Marcao kadar top taşıma yetisi olmasa da ortalama üzeri bir pasör.

Bu iki ayağa savunma hattından üçüncü bir istasyon çıkmıyor. Bek rotasyonunda yer alan Van Aanholt-Ömer Bayram-Yedlin-Boey dörtlüsünden hiçbiri orta sahayı üçleyerek, yüzünü dönme ihtiyacı hissetmeden top alarak ya da ters ayaklarıyla tek top çıkararak istikrarlı oyun kurma becerisi gösteremiyorlar.

Doğal olarak hangi bek ikilisi oynarsa oynasın, oyun kurulumunda stoperlerden uzak ve koşu atabilecekleri noktada konumlandırılmaya ihtiyaç duyuyorlar.

İşin bir de savunma boyutu var… Galatasaray bekleri, stoperleriyle aralarındaki mesafeyi ayarlayabilen ve ters kademeye girebilen oyuncular değiller. Özellikle ilk faktörün yol açtığı problemlerden ötürü bu sezon pek çok takım, bir kanattan arka direğe çevirdikleri toplarla Galatasaray’a karşı gol bulmayı başardı.

Bir etmen de kontratak kovalayan kanat oyuncularının beklere çok fazla savunma yardımı yapmamaları. Haliyle 2v1 hücum geliştiren her ekip, Galatasaray savunmasının sağ ve sol çizgisini işlemeyi başarıyor.

Orta saha: İlk paslarda basit top kayıpları ve oyun kurma problemi

Merkezi kontrol eden oyuncular binbir farklı başlıkta kategorize edilebilir ancak bu detaylara inmeden evvel iki orta saha grubu belirleyelim: Taşıyıcı orta sahalar ve tamamlayıcı orta sahalar.

Tamamlayıcı oyuncuların kıymeti, taşıyıcı nitelikteki futbolculara partnerlik ettiklerinde ve kendilerine biçilen rolün asgari şartlarını yerine getirebildikleri takdirde artıyor. 2019-2020 sezonunun başında Oğuzhan ve Ljajic’in partneri, savunma önündeki geniş boşluğun tek kontrol edicisi olarak alarm veren Dorukhan’ın, Josef-Atiba ya da Hamsik gibi komple nitelikler sergileyen partnerlerle iyi performans vermesi bir örnek.

 

Yılardır Galatasaray’ın orta saha rotasyonunda, kaliteleri ve tarzlarından bağımsız olarak taşıyıcı nitelikte, birden fazla işleve hitap eden oyuncular vardı. Selçuk İnan, Felipe Melo, Fernando Reges, Younes Belhanda, Gedson Fernandes gibi örnekler, yanlarında oynayan ve tek role bürünebilen futbolcuların verimli olmalarını sağlıyorlardı.

2021-2022 sezonunda sarı-kırmızılı ekipte ‘komple’ bir orta saha oyuncusu yok.

Taylan Antalyalı ve Berkan Kutlu ikilisi sırtı dönük top almakta zorlanıyor. Zira iki oyuncunun da çevre kontrolü, geniş alanı kontrol etme becerisi, topla keskin dönüşler gibi savunmadan ilk topu alan futbolcuların sahip olması gereken özellikleri zayıf. Bu sezon, Taylan ve Berkan’ın kendi kalelerine çok yakın noktalarda yaptıkları basit top kayıpları ve sebep oldukları gol pozisyonlarını bir çırpıda hatırlayacaksınız.

Rakibin teması altında sırtı dönük top alamayan oyuncuların birinci kaçış noktası, iki stoperin arasına girerek rahat konumda pas çıkarmak oluyor. Bu durumda merkezdeki iki oyuncudan biri eksiliyor ve tek kalan ismin sahanın her noktasına basabilen, topu güvenle çıkarabilen bir oyuncu olması gerekiyor. Taylan’la Berkan’dan hangisi stoperi üçlese, diğeri merkezde top almakta zorlanıyor. Dolayısıyla bu iki oyuncu her daim yan yana ve birbirleriyle paralel konumlandırılmaya ihtiyaç duyuyor.

Bu senaryoda da Galatasaray’ın top çıkarma hızı ve üretkenliği düşüyor. Zira Taylan-Berkan ikilisi rakip alana yerleşildiğinde gol ya da gol pozisyonu tehdidi oluşturmakla güçlük çekiyorlar. Fatih Terim, bu sorunu Alexandru Cicaldau’yu bir kademe arkada kullanarak çözmeye çalışmış ancak burada da bambaşka sorunlarla karşılaşılmıştı.

 

Sezon başında hazırladığım “Oyuncuya bakış: Alexandru Cicaldau” içeriğinde, Rumen orta sahanın geçtiğimiz sezonun Emre Akbaba’sı gibi bir role bürünebileceği üzerinde durmuştum. Cicaldau’yu Craiova’da parlatan meziyetleri ceza sahasına koşular ve yaptığı gol vuruşlarıydı. Oyun kurma, savunma arkasına ve arasına top atma, tempo belirleme, temastan kurtulma gibi özelliklerinde istikrar sağlayamamıştı. Ayrıca bir hücum oyuncusuna göre eforlu olmasına rağmen, savunma görevinin arttığı rollerde yeterince iyi kesici değildi.

Dahası, bu futbolcuların çok fazla alternatifi de bulunmuyor. Aytaç Kara hem Taylan ve Berkan’ın sahip olduğu eksiklere sahip hem de temposu bu iki futbolcusunun gerisinde. Morutan ve Feghouli’nin orta saha oynamaları da geçirgenliği artırıyor.

Hücum hattı: Üretici eksikliği ve yarım kalmış forvet profilleri

Galatasaray’ın kanat rotasyonunda şu ana dek düzenli katkı alabildiği tek futbolcu Kerem Aktürkoğlu oldu.

Sağladığı müthiş gelişim ve özellikle hareket alanı bulduğunda durdurulması zor bir isme dönüşmesine rağmen Kerem de ‘üretici’ nitelikten ziyade skora yakın oynamaya yatkın bir oyuncu. Haliyle Kerem’in ters kanadında Galatasaray’ın oyun kurma ve set açma meziyetlerine sahip bir oyuncu kullanması gerekiyor.

Üst üste iki şampiyonlukta sarı-kırmızılı ekibin sağ kanadını tam da bu ihtiyacı karşılayan Mariano ve Feghouli kontrol ediyordu. Hatta oyunu sağdan kurmak ve solda Garry Rodrigues ya da Onyekuru ile bitirmek kült bir tabir haline gelmişti. Bu sezon Feghouli’nin yaşadığı fiziksel düşüş ve maç içinde yeterince aktif olamaması, kendisinden düzenli fayda sağlanamamasına vesile oluyor. Ayrıca oyun kimliği böyle olmamasına rağmen, fiziksel düşüş yaşayan her oyuncu gibi o da artık temastan uzak ve açık alan bulabildiği şablonlar arıyor.

Olimpiu Morutan bu görevi sırtlamak için en güçlü adaydı ancak henüz futbolunu olgunlaştırabilmiş değil. Oyunu bütünüyle kontrol etmek yerine tabela değiştirebileceği aksiyonlarda var olmaya çalışıyor. Bu da maç içinde uzun periyotlarda kaybolmasına neden oluyor.

Forvet hattında adeta kördüğüm var.

 

Galatasaray’ın sezon başında kullanabileceği üç santrforu vardı. Halil Dervişoğlu işçiliği iyi, pasörlük ve top taşıma meziyetine sahip, sırtı dönük top alabilen, takımı belli oranda rakip alana yerleşebilen ancak gol pozisyonuna girmekte zorlanan bir forvet. Az pozisyona girmesinden ötürü tek vuruş niteliği de gelişmiş durumda değil.

Mustafa Muhammed yüksek toplar için önemli bir silah ve baldırından gelen şut kuvveti de var. Bunun yanında Halil’in sahip olduğu işçiliğe, takımı rakip alana yerleştirebilme becerisine sahip değil. Bu eksiğe sahip futbolcuların çok yüksek bir gol yüzdesi yakalaması gerek ancak bunu da karşılamıyor.

Diagne, belli oranda işçilik ve golcülüğe sahip ancak ciddi bir istikrar sorunu var. Mental yapısıyla ilintili olarak iyi günü ve kötü günü arasında uçurum oluyor.

Haliyle, en az bir kanada Kerem’in yazıldığı bu hücum hattıyla rakip alana yerleşmek, kapalı savunmayı açabilmek ve savunmadan uzun topla çıkmak zorlaşıyor. Galatasaray, üretim problemini çözmek için daha geniş alana yayıldığı ve daha koşu temelli bir futbol tercih ettiği senaryolarda (son Hatayspor maçı örneği) savunmasında ciddi açıklar veriyor. Tempoyu kontrol ederek ilerlediğinde de (Yeni Malatyaspor maçı örneği) pozisyon zenginliği oluşturamıyor.

Peki, Avrupa’da liderlik nasıl geldi?

Aslında bunu çok daha detaylı şekilde “Galatasaray’ı liderliğe götüren oyun” başlıklı yazıda ele almıştım. O içeriği uzun uzadıya okumak istemeyenler için fikirlerimi özetleyeyim.

 

Fatih Terim, aslında kadronun gerçekleriyle teoride örtüşmeyen güçlü bir set savunması oluşturmaya çalıştı. Deplasman maçlarında derinde bekleyen, savunma dörtlüsünün önündeki Taylan ve Berkan’ı da geri yanaştırarak altılı blok oluşturan, santrforunu istasyon olarak kullanan ve kanatlarıyla Cicaldau’yu savunma arkasına kaçıran bu formül hem hücum oyuncularının istediği geniş alanları sağladı hem de topla ilişki zorunluluğunu düşürerek zaafları örttü.

Sofascore verileri, 6 grup maçının tamamında oyunun daha çok Galatasaray yarı alanında oynandığını doğruluyor. Buna rağmen Terim’in öğrencileri bu mücadelelerde fazla pozisyon imkanı vermemiş ve rakiplerin öne çıkardığı savunma hatlarının arkasını işlemeyi başarmıştı.

Bu oyunun “işçi” tipinde santfora ihtiyacı vardı. Ceza sahası etkinliğinden ziyade duvar olacak, arkadaşlarının koşularını ödüllendirecek ve gerekirse faul alacak bir santrfor… Dolayısıyla, bu tanımlamaya en uzak isim olan Mustafa Muhammed, grup maçlarına en az ilk 11’de başlayan forvet oldu.

Galatasaray'ın savunmadaki temel zaafının iki çizgiyi savunamamak olduğundan bahsetmiştik. Avrupa'daki rakiplerden Marsilya, 3-3-3-1 formasyonunda bek desteği almadan kanatlarını tamamen taç çizgisine bastırıyor ve orada çoğunluk sağlayamıyordu. Lazio'da da sağ kanatta aynı ayaklı bek ve kanat oyuncuları üst üste biniyor, solda Hysaj ters ayaklı oynadığı için bindirme desteği sağlayamıyor ve Zaccagni taç çizgisine yapışmak zorunda kalıyordu.

 

Bu iki ekipten seviye olarak geride olmasına rağmen kapalı savunmaya karşı çizgileri işleyebilecek belki de tek takım olan Lokomotiv, İstanbul'da bu şekilde gol bulmuştu.

Kadronun kalite tavanını yükseltmek imkansız mı?

Kesinlikle değil ancak gelişimden önce değişime ihtiyaç duyulabilir.

İdeal senaryoda Galatasaray’ın en az 2 elit orta sahaya ihtiyacı var. Bir elit ve her ihtiyaca hitap eden orta saha alındığı takdirde idealize edilmemiş ancak Taylan gibi oyuncuların rahatlayacağı, Cicaldau gibi isimlerin kaleye daha yakın ve orta saha sorumluluklarından daha uzak oynayabileceği bir formül üretilebilir.

Aynı şekilde iç koridoru kullanabilen bir bek takviyesi (Adriano, Guilherme, Skubic gibi farklı tiplemeler olabilir) savunmadan çıkarken yaşanan top kayıplarının sayısını düşürebilir.

Muhakkak ki hücum hattına da takımı rakip alana yerleştirecek ve bunu yaparken tabelayı da değiştirecek ekleme gerekiyor.

Galatasaray kadrosu hakkında sezon başından beri sahip olduğum ve haftalar ilerledikçe çeşitlenen fikirlerimi yazdım. Domenec Torrent’in gelişi ve olası takviyeler sonrası sarı-kırmızılı ekibin yeni kimliğini ilerleyen haftalarda bu satırlara misafir etmek üzere, vakit ayıran herkese teşekkürler.