UEFA Avrupa Ligi’nde Marsilya, Lazio ve Lokomotiv ile yarışan Galatasaray, 6 maç sonunda grubunu namağlup lider bitirerek doğrudan son 16 turuna yükselme başarısı gösterdi.

Sarı-kırmızılı ekibin ortaya koyduğu netice, bugüne dek Fatih Terim takımlarında alışık olmadığımız yeni bir oyun kurgusuyla beraber geldi.

Bu satırlarda, Galatasaray’ın 6 maçlık başarılı Avrupa Ligi grafiğini inceleyecek, lig ve Avrupa’daki oyun/sonuç farklılıklarının nedenlerine değinecek, kadronun sağladığı imkanlar ve oluşturduğu zorluklara göz atacak ve Mart ayından sonra olabilecekler hakkında beyin fırtınası yapacağız.

Galatasaray ligde neden geride kaldı? Hücuma çıkarken neden top kayıpları yapıyor?

Bu başlığı Galatasaray’daki oyuncu profillerinden bağımsız irdelememiz mümkün değil.

Galatasaray’ın elinde set savunmasında güvenebileceği ve ayağı temiz iki stoper var. Marcao’nun öncülük ettiği bu tandem dışında neredeyse hiçbir hat, ‘her türlü oyuna’ uygunluk göstermiyor.

 

Sarı-kırmızılıların bek ikilisi Yedlin ve Van Aanholt hücum çıkışlarında pas opsiyonu oluşturmakta zorlanıyor ve üçüncü bölgede de final paslarının kaliteleri yüksek değil.

Orta sahada, geniş bir alanı tek başına kontrol edecek ve savunmadan çıkarken hem sırtı dönük hem de yüzü dönük top alabilecek bir oyuncu yok . Savunmanın önünde görev biçilen Taylan Antalyalı ve Berkan Kutlu, burada sorunsuz pas bağlantısı kurabilmek için yanlarında fazladan bir istasyona, yani birbirlerine ihtiyaç duyuyorlar.

Taylan ve Berkan’ın beraber oynadığı şablon da Galatasaray’ın üçüncü bölgede etkinlik gösterecek bir oyuncusundan feragat etmesi anlamına geliyor. Zaten beklerinden istediği desteği alamayan ekibin hücum yükü öndeki dört öyuncunun üzerinde kalıyor.

Fatih Terim, üretkenlik problemine Taylan-Berkan ikilisini bozarak daha yaratıcı oyuncular kullanmayı defalarca kez denedi. Bu denemelerinden istediği sonucu almasına karşın takımın farklı problemleri ortaya çıktı. Örneğin Berkan’la birlikte savunma önünde Cicaldau kullanıldığında hem Rumen oyuncu kaleden uzaklaşıyor, hem savunmadan çıkarken yapılan top kayıpları yeniden artıyor hem de takımın kesiciliği düşüyor.

 

Ayrıca takımın ofansif yükünü çeken kanat oyuncuları, yeteneklerini sergileyebilme adına hareket alanı isteyen oyunculardan oluşuyor. İlerleyen satırlarda da değineceğimiz kritik nokta şu; Ligde çoğu takım, Galatasaray’a karşı derinde beklemeyi tercih ediyor ve alan vermemek için çaba gösteriyor.

Forvet profilleri ve ‘çift forvet’ senaryosu

Galatasaray’ın elindeki forvet oyuncuları, profilleri itibarıyla birbirlerinden çok farklı.

Halil Dervişoğlu, ‘işçilik’ kısmına hitap ediyor. Pas bağlantılarını kuran, arkadaşlarına alan açan ve rakip stoperleri gezdiren bir oyun karakteri olmasına rağmen gol pozisyonuna girmek ve bitirmekte zorlanıyor.

Bu alanda iddialı olan Mustafa Muhammed, Halil’in yaptığı işçiliği sergileyemiyor.

Her iki kategoride de belli oranda performans verebilen Diagne’nin önünde istikrar ve yabancı sınırına takılma gibi problemler mevcut.

 

Bu zaaflar, sarı-kırmızılı ekibin çift forvetli düzenleri kullanarak eksiklerini tolere etmesi ihtimalini akıllara getiriyor. Nitekim Fatih Terim de bu yöntemi denedi.

Klasik 4-4-2 oynadığı senaryo içinde Galatasaray’ın önüne yine orta saha oyuncularının tiplemeleri engel koyuyor. Herhangi bir orta saha ikiisi, enine-boyuna genişleyen alanda artacak sorumlulukların hepsine hitap edemiyor. Ayrıca bir dönem Engin Baytar ve Hamit Altıntop’un kullanıldığı gibi ‘merkezi destekleyen sert kanat’ tanımına uyan bir isim de yok.

Peki, Avrupa’da farklı olan ne?

Yaklaşık 35 yıldır antrenörlük yapan Fatih Terim, neredeyse tüm kariyerini hücum kimlikli takımlar kurarak şekillendirdi.

Tecrübeli çalıştırıcı, bu sezon Avrupa kupalarında takımına aşıladığı kurguyla kariyerinde yeni bir sayfa açtı.

Lig maçlarında Galatasaray’ın üretkenlik problemi çektiğine değinmiş, hücum oyuncularının hareket alanı istediğinden söz etmiştik. Avrupa Ligi’nde Galatasaray, Lokomotiv maçının bir bölümü dışında savunma çizgisini orta sahaya kadar çıkaran rakiplerle karşılaştı.

Doğal olarak, Fatih Terim’in öğrencileri sahanın ‘hakim’ figürü olma zorunluluğundan çıkıp rakiplerini üstüne çekme olanağı yakaladı.

Sofascore kaynaklı ekteki dosyada, Galatasaray’ın Avrupa’da oynadığı 6 maçın tamamında kendi yarı alanında geçen sürenin rakip yarı alandan fazla olduğunu görüyoruz.