Yıl 2004…

4 yıllık Türkiye macerasını iki şampiyonlukla kapatan Mircea Lucescu, Ukrayna Ligi ekiplerinden Shakhtar Donetsk’in başına geçti.

O dönemler Shakhtar, ülkenin tartışmasız birinci gücü Dinamo Kiev’in gölgesinde kalıyordu. Ukrayna Ligi’nde ilk şampiyonluğu kaptıran Dinamo, bunu takip eden 12 sezonda tam 11 kez şampiyon olmuş, Shakhtar’ın tek mutlu sonu da yine tanıdık bir isimle, Nevio Scala ile gelmişti.

 

Rumen teknik adamın elinde yatırım yapabileceği, kadrosunu istediği gibi şekillendirebileceği yüksek bir bütçe vardı. İlk iki yaz döneminde Matuzalem, Elano, Jadson, Fernandinho gibi Brezilyalı yıldızlarla bir iskelet kuran Shakhtar, elde ettiği iki şampiyonlukla birlikte bu transferleri bir politika haline getirdi.

Görevde kaldığı 12 sene boyunca 8 kez Ukrayna’da ipi göğüsleyen Lucescu, kulübün bir kimlik kazanmasına, saha içi ve dışında ekol haline gelmesine katkıda bulundu. Öyle ki, bu zengin imkanlara sahip kulüp, kaynaklarını keşfettiği, parlattığı ve sattığı oyunculardan sağlamaya başladı. Shakhtar Donetsk, Lucescu döneminde Fred, Teixeira, Fernandinho, Willian, Douglas Costa, Mkhitaryan ve daha birçok isimden 350 milyon avro’nun üzerinde para kazandı.

Kadıköy’de kaldırılan UEFA Kupası da bu serüvenin kreması oldu tabii…

 

2015 ve 2016 yıllarında Lucescu, üst üste iki sezon şampiyonluğu Sergiy Rebrov’un Dinamo Kiev’ine kaptırdı ve takımdan ayrıldı. Tecrübeli çalıştırıcı, Milli Takımımız ile geçecek yaklaşık 1.5 yılından önce Rusya’nın Zenit ekibinin başına geçti ve sezonu 3. sırada tamamladı. Futbol kamuoyunun büyük bölümüne göre kendisi için artık devir kapanmış, herhangi bir futbol takımının onunla gelecek planlaması mantıksız hale gelmişti.

Üstelik, ayrılığının ardından Shakhtar’ın başına geçen Paulo Fonseca ve Luis Castro, Lucescu’nun “makinesine” eklemeler yaparak üst üste dört yıl boyunca şampiyonluk kupasını Donetsk’e getirmişlerdi.

Oğlu da kendisi gibi teknik direktör olan Mircea Lucescu, 2020 yılının Temmuz ayında, kariyerinin belki de en önemli meydan okuması için en başarılı yıllarının geçtiği ülkeye, Ukrayna’ya geri döndü.

Tek bir farkla… Bu kez amaç, Dinamo Kiev’i şampiyon yapmaktı.

 

Bir Shakhtar efsanesi, Shakhtar hegemonyasını doğuran ve büyüten antrenör, Shakhtar’ın ezeli rakibine giderse ne olur? Muhtemeldir ki Shakhtar taraftarlarıyla arası bozulacak, “kulüp efsanesi” sıfatı üzerinde soru işaretleri oluşacaktır.

Ukrayna’da işler biraz farklı ilerledi. Evet, Shakhtar taraftarları bu durumdan hoşnut olmadı ancak Dinamo Kiev taraftarları da Lucescu’nun gelişine sonuna kadar karşı çıktı. Kulübün en büyük taraftar grupları, Rumen çalıştırıcıyı gönül verdikleri kulüplerinde görmek istemediklerini pek çok kez dile getirdiler. Hatta resmi sözleşmenin imzalandığı hafta yapılan boykotlar ile kendisinin istifasını istediler.

 

Ülkeye adım attığı gün, 2004 yılında Lucescu’nun karşısında yıllardır şampiyon olan bir rakip vardı. 2020 yazında da aynı durum söz konusuydu ama işi çok daha zordu. Bu kez antrenörlük meziyetlerini kaybettiğini düşünen kalabalık bir kitle, arkasında bırakın desteği, sonuna kadar kendisine karşı çıkan bir taraftar grubu vardı.

Zorluklar bununla da sınırlı değildi. Shakhtar, Lucescu’yu takımın başına getirdiği 2004 yazında transfere 37 milyon avro harcamış, kaliteli bir çekirdek kurmuştu. 2020 Dinamo Kiev’inin böyle bir imkanı yoktu. Dört yıldır mutlu sona ulaşamayan ekibe yalnızca 3 ekleme yapıldı.

Bunların biri, transfer edildikten sadece 1 ay sonra Konyaspor ile tekrar Süper Lig’e dönen Artem Kravets’ti. Diğer ikisi ise, kadroya dahil edilir edilmez çapraz bağı yırtılan ve hiçbir maça çıkamayan Kostevych ile, yine transferinden kısa süre sonra sakatlığından dolayı ameliyat edilen Baluta oldu. Sıfır bonservis ile yalnızca 3 transfer yapan Lucescu, bu oyunculardan da yararlanma imkanı bulamadı.

 

Sezon açılışında Dinamo Kiev, Süper Kupa finalinde Shakhtar Donetsk’in karşısına çıktı. Eski takımına karşı etkileyici bir futbol ve 3-1’lik zaferle kupayı kaldıran Lucescu, “geri döndüm” mesajını ülkenin futbol kamuoyuna net şekilde iletti. Ekip, Juventus ile oynanan Devler Ligi müsabakasına kadar 10 resmi maçının hiçbirini kaybetmedi ve kısa zamanda şampiyonluk favorisi haline geldi.

Dinamo Kiev, ligdeki ilk dev randevusunda sahasında Shakhtar Donetsk’e 3 farkla mağlup oldu. Bu skor, etkileyici başlangıcının yalnızca bir ‘fragman’ olduğu ve yeni bir Shakhtar şampiyonluğuna yelken açılacağı endişesini beraberinde getirdi. Haftaların ilerlemesi, ekibin yeni bir galibiyet serisi yakalamasıyla korkular dağıldı ve ekip, Nisan ayının ortasına ligin en büyük favorisi olarak girdi.

Şampiyonluğa ramak kala, Dinamo Kiev’in önünde zaferi taçlandırma ve Lucescu için hikayeyi etkileyici bir finalle süsleme fırsatı vardı: Shakhtar Donetsk deplasmanı.

 

Yıllarca başarıdan başarıya koştuğu, efsanesi olduğu kulübe karşı, çok alışık olduğu statta sezonun maçına çıkan Mircea Lucescu, sahadan 1-0’lık zaferle ayrıldı ve bu öyküye unutulmayacak bir son yazdı.

Dev maçtan bir hafta sonra Ingulets karşısına çıkan Dinamo Kiev, 5-0’lık galibiyetle resmi olarak şampiyonluğunu ilan etmeyi başardı.

75 yaşında bir teknik adam… Kariyeri, hele de Ukrayna kariyeri baştan sona görkemli. Kendisini kimseye ispat etmeye ihtiyacı da yok. Yine de, emekliliğin tadını çıkarmak yerine son derece zor ve kendisi adına riskli bir meydan okumaya karar veriyor ve nihayetinde istediğini alıyor.

Rumen çalıştırıcı, tabiri caizse “kendi icadını”, Shakhtar’ı devirerek kazandığı şampiyonlukla kariyerine unutulmaz bir apolet daha eklemiş oldu.

 

Dinamo Kiev, 13 Mayıs günü Ukrayna Kupası finalinde Zorya’nın karşısına çıkacak. Kazanmaları halinde Lucescu, Kiev ekibiyle ilk yılında 3 yerel kupayı da müzesine götürmeyi başaracak.