Selçuk, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'nda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı.

Bazı velilerin çocuklarının uzaktan eğitim derslerinde dikkatini yeterince toplamadığı yönünde şikayetleriyle ilgili görüş ve değerlendirmelerinin sorulması üzerine Selçuk, şunları söyledi:

"Bu herkes açısında zor bir dönem. Çocuklar da bunalıyor. Bu gerçekten kolay bir durum değil. Uzun soluklu maraton koşulması gereken bir süreç. Ben çocukluğumdan hatırlıyorum; veliler çocuğum ders kitabın arasına Tommiks, Teksas koyuyor onu okuyor diye şikayet ederdi. Yüz yüze derslerde bazen öğretmenlerin 'oğlum-kızım sen burada mısın?' diye sorusu olurdu. Şimdi bütün bunlar düşünüldüğünde, hayat aslında bütünü açısından aynı fotoğrafı sergiliyor. Çocukların müzik, eğlence, film, spor vesaire gibi bazı kaçış yollarıyla başka alanlara yönelmesi stresi daha da yükseltmemek için bir şekilde rahatlama alanları olarak kendi kendilerine yapmaya çalıştıkları bir şey. Bunların tamamını yasakladığınızda düdüklü tencerenin deliği olmamış oluyor. Şunu rahatlıkla söyleyebilirim; bizim çocuklarımıza sporu, sanatı bu kadar öncelememizin, kitap okumayı bu kadar önceleme nedeni de bu zaten."

- "Mevzuatta değişiklik yapıp, alanı rahatlatmaya çalışıyoruz"

 

 


Bakan Selçuk, 22 Ocak'ta başlayacak sömestr tatili öncesi öğrencilere dijital karne verilip verilmeyeceği sorusunu, şu şekilde yanıtladı:

"Evet dijital bir karne var çünkü bizim yüz yüze karne vererek hareketliliği artırmak gibi bir niyetimiz tabii ki yok. O yüzden de bir dijital karne söz konusu. Liseler için birinci dönemle ilgili notlandırma süreci bittikten sonra karne olabilir. Biz mevzuatın esnekliği içerisinde çocuklarımız ve velilerimiz açısından en kolay hangisi oluru düşünmeye çalışıyoruz. Hatta bazen şunu yapıyoruz; olağanüstü dönemler için ihtiyaç duyulabilecek bazı hususlar, mevzuatın içerisinde olmayabiliyor. O yüzden de biz kimi zaman mevzuatta değişiklik yapıp, alanı rahatlatmaya çalışıyoruz."

- "Salgının bu kadar yükseleceğini önceden bilemiyorum ki"

Sene sonu sınavları konusunda durumun ne olduğunun sorulması üzerine Selçuk, şu bilgileri verdi:

"Salgınla ilgili ilçe-ilçe, il-il, köy-köy nereden neyimiz var, ana sınıflarında kaç öğrencimiz temaslı. Ailede kaç kişi var? Birlerde, ikilerde, beşlerde, yedilerde kaç kişi var, bunların hepsini günlük izliyoruz. Hangi sınıf seviyesinde temaslı ya da pozitif birey sayısı fazladır, bunlar da günlük olarak görünüyor bizde. Bütün bunlarla alakalı olarak Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu'nun belirli bir eşik belirleyip, bu eşikten sonrasında' yüz yüze de yapabiliriz, sınavı da yüz yüze yapabiliriz vesaire' demeleri söz konusu. Bizim buradaki amacımız şu: Biz en başta desek ki hiçbir sınav yok hiçbir şekilde bir sorumluluk söz konusu değil. Bu inanılmaz bir gevşemeye ve önümüzdeki 5-6 senenin eğitim sistemini felç etmeye yönelik bir şeye dönüşecek.

Bizim süreç dinamiktir dememizin, duruma göre farklı davranırız dememizin eleştirildiği bazı durumlar da var. Daha önce böyle demiştiniz, şimdi böyle diyorsunuz. Ama koşullar değişti. Yani ben salgının bu kadar yükseleceğini önceden bilemiyorum ki ya da aşı ile ilgili sürecin tam olarak nasıl netleşeceğini, dünyadaki etkisinin ne olacağını tam olarak bilemiyorum ki. Eğer olumlu gelişme, değişme söz konusu olursa şunu şunu yaparız diye biliyoruz. Olumsuz olursa da şöyle bir hazırlığımız da var. 15 Şubat'ta hangi yaş gruplarında yüz yüze eğitime tam olarak geçebiliriz, bu konuda bir hazırlık yaptık. Bu hazırlıkla ilgili açıklamayı yapabilmem için yan taraftaki dosyada salgının seyrini ve Sağlık Bakanlığı'nın verilerini görüyor olmam lazım. Bu veriyi gördükten sonra bunu devreye sokuyoruz."

- "Olağan durum değil ki olağan mevzuata göre karar verelim"

Milli Eğitim Bakanı Selçuk, açıklama yapmak ve yüz yüze eğitim konusunda her zaman kontrollü gitmeyi tercih ettiklerine değinerek, "Bunun nedeni şu; bir krizi yönetmekten riski yönetelim. Kriz çıksın da sonra buna çözüm bulalım, bununla uğraşmak istemiyoruz. O yüzde de bu çocuklarımızın yıl sonu sınav notunun nasıl olacağına ilişkin olarak şu anda olağan durumdaki mevzuatı esnetip, iki, üç tane sınav ve projeler, performans vesaire. Olağan durum değil ki olağan mevzuata göre karar verelim. Olağan üstü bir durum var. Onun için sadece tek sınav olabilir. O yüzden katılım puanı, proje, ödev vesaire olabilir diyoruz. Bunu diyebilmek için de yönetmelik değişikliği yapıp, bir esneme getirip ona göre karar veriyoruz. Yani hukuka da uygun olsun diye. Çünkü olağanüstü durum için bir salgın dönemi için mevzuat yazılmamış haklı olarak. Bu çerçevede baktığımızda biz öncelikle ikinci dönemin başlangıcı için neye hazırız, neyi planlıyoruz? Bu saat için müfredatın ne kadarından sorumluyuz. Biz diyoruz ki LGS haziranın ilk haftasında yapılacak. Şimdi ben bunu önceden söylemek zorundayım ama koşul değişirde bunu yapamazsak. Ama önceden böyle demiştiniz niye değiştirdiniz. Çünkü ihtiyaç oldu. Böyle bakmak durumundayız." diye konuştu.

- "Canlı derste EBA'da dünyada birinci olmamız durup dururken değil"

Kolay olana kaçıp en zor durumda olabilecek her şeyi baştan söylemenin doğru olmadığına işaret eden Selçuk, "En sonunda deniliyor ki, 'Madem bunu yapacaksınız en başta yapsaydınız.' Biz sistemin bütününü kontrol etmek zorundayız. Çocukların psikolojisi, motivasyonu çok önemli. Biz tamamen boşladığımızda onların motivasyonunun ne olacağını psikolojik olarak kestirmek durumundayız." ifadesini kullandı.

Mart ayında diğer ülkelerdeki uygulamaları incelediklerini, buralarda mail atılarak konulara bakılmasının istendiğini aktaran Selçuk, Türkiye'de ise 10 günde üç kanal kurulduğunu, canlı ders kapasitesinin artırıldığını, binlerce cilt eser basıp gönderildiğini, öğretmenlere eğitim verildiğini hatırlattı.

Selçuk, "Canlı derste EBA'da dünyada birinci olmamız durup dururken değil. Her ülkenin EBA benzeri sistemleri var. Peki onlar neden öğretmenlerin, çocukların girişi, orada kalma süresi açısından birinci değiller de Türkiye birinci? Bütün ülkelerin sıralamasını gördüğümde rahatlıkla biz bu konuda başarılıyız diyorum." şeklinde konuştu.

Kurulan televizyon kanallarının içeriği konusunda acemi olduklarını, yayıncılık birikimlerinin düşük olduğunu dile getiren Selçuk, hatalar yapıldığını ancak sonrasında öğrenildiğini anlattı.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, "Hata yapıyoruz, yapabiliriz ama bu bir yol ve yolculuk. Büyük hatalar yapmaktan ve hatalarımızın sayısının çok olmasından endişe ederim." dedi.

Uluslararası muhataplarla bu konuda neler yapıldığına ilişkin görüşüldüğünü, fotoğrafın bütününe bakıldığında Türkiye'de rahatlatıcı bir durum olduğuna dikkati çeken Selçuk, "Ama sadece Türkiye'ye bakıp da 18 milyon öğrencinin 3 milyonunun erişim sorunu var. Bu büyük bir sorun, kabul ediyoruz. Bu sorunun iyileştirilmesine çalışıyoruz. 3 milyonla ilgili erişimdeki bu sıkıntıyı çözmeye çalışırken 15 milyona da bir şey verdiğimizi görmek lazım." değerlendirmesini yaptı.

 - "Okullarda neyi nasıl yapacağımızı Sağlık Bakanlığından bir ekiple çalışıyoruz"

Milli Eğitim Bakanı Selçuk, aşının istekli olan öğretmenlere yapılması konusunu konuştuklarını ancak netleşen bir durumun bulunmadığını, prensip olarak belli olduğunu söyledi.

Okullardaki hazırlıklarla ilgili dünyanın neler yaptığına ilişkin toplantılar yaptıklarının bilgisini veren Ziya Selçuk, şunları kaydetti:

"Okullarda neyi nasıl yapacağımızı Sağlık Bakanlığından bir ekiple beraber çalışıyoruz. Bununla ilgili bir kitapçık hazırlanıyor, öğretmenlerimiz okullarımız için aşı konusunda. Bütün bu çalışmalarla beraber de giderek bu alandaki en risklilerden başlayıp sonra toplumun tamamını kuşatan bir yere doğru gitmek bizim eğitimi yüz yüze yapmamızın önünü çok açacak."

MEMURLAR.NET