Türklerin ilk yerleşim bölgesi Aral ve Baykal gölleri arası ile Himalaya Dağları'nın kuzeyinde bulunan Tanrı dağları arasındaki çok geniş kesimdi. Burası Orta Asya'nın kendisidir. Coğrafi zenginlik ve cömertliği sınırsız olan yörede, doğa ile mücadele ederek, var olma Türk'ün ruh ve beden yapısını güçlü kılmıştır. Orta Asya'da yaşayan Türkler beden kültürüne ve spora büyük önem vermişlerdir. Eski Türklerin beden eğitimi ve antrenmanla ilgili çalışmaları Ergenekon, Manas ve Oğuz Kağan destanlarında yer alır.

Eski Türkler gerek yarı göçebe gerekse de yerleşik düzende spora çok yakın olmuşlardır. Eski Türkler tarih boyunca kadınlı erkekli olmak üzere değişik spor etkinliklerine katılmışlardır. Kadınlar ata binmiş, ok atma ve çöğen/polo oyunlarını oynamışlardır.

Eski Türklerin binicilikteki ustalıklarına, atla oynanan ve sportif değer taşıyan çeşitli oyun ve yarışlarla ulaşmışlardır. Günümüzde de Orta Asya ve Anadolu'nun bazı yörelerinde oynanan kaçma- kovalama nitelikli Gök-Börü, Kız-Börü ve Beyge oyunlarının yanı sıra, bir çeşit atlı hokey oyunu olan Çöğen ve savaş oyunu olan attaki cirit atma oyunlarına da Türklerde rastlanmaktadır.

Tarih boyunca Türkler; güreş, kılıç, okçuluk, avcılık, cündilik, at yarışları, çöğen, cirit, mızrak, gökbörü, kızbörü, beyge, tepük, kayak, boks, süngü, yüzme, matrak, tomak, taş atma, tuluk, ağırlık kaldırma, yağlı direk ve seğirtmek (koşu) gibi spor dallarıyla ilgilenmişlerdir.

Gökbörü (Oğlak Oyunu)

Türklerin geleneksel oyunlarından biridir. Bu oyunda atlı iki grup, sınırlı alanda karşılıklı olarak atları üzerinde sıralanır. Alanın tam ortasına içi boşaltılmış bir oğlak bırakılır. Başlama işaretiyle birlikte her iki takımın oyuncuları oğlağı oradan alıp bacaklarının arasında rakip takımın oyuncularından kaçırarak belirlenen alana taşımaya çalışır. Oğlağı alan oyuncuya arkadaşlarının yardımı da söz konusudur. Oyunun asıl amacı, at üzerindeki maharetlerin geliştirilmesiyle savaşa hazırlanmaktır.

 

Kızbörü Oyunu

Çok iyi binici olan bir kız ve kızın peşinden koşturan çok sayıda delikanlı ile kaçma kovalama şeklinde yapılan bir atlı spordur. En iyi atı seçme hakkına sahip olan kız oyuncu, düz bir alanda erkek oyunculardan 50-75 m önde durur. At aydocunun (atlı müsabakayı yöneten kişi) zurnagiciye (başlama işareti veren kişi) verdiği işaretle yarış başlar. Belirlenen mesafede (500-1000 m) kızı kovalayanlardan birinin kıza yetişerek ona eliyle dokunmasıyla yarış sona erer. Belirlenen mesafede kız oyuncuyu ilk yakalayan erkek oyuncu oyunun galibi olur. Eğer mesafe sonunda hiçbir erkek oyuncu kız oyuncuyu yakalayamazsa kız oyuncu galip sayılır .

 

Beyge Oyunu

Oyun, ilk kez Kırgız Türkleri tarafından oynanmıştır. Bir köy ya da obada bir genç kızın birden fazla talibinin olduğu ve kız tarafının da kararsız kaldığı durumlarda hem isteyen tarafların kırılmasına mâni olmak hem de gelin adayına tercih şansı tanımak amacıyla oynan bir oyundur.

Çöğen (Çevgen) Oyunu

At üstünde oynanan bu oyun, Türklerce çok eskiden beri bilinir. Oyunda amaç, topu aralarında 5-6 metre aralık bulunan iki taşın oluşturduğu kaleye sokmaktır. Oyunculardan biri sopasıyla topu sürerken rakibi de topu ters yöne çevirmeye çalışır. Oyunda rakibin atına çarpmamak, rakibe ya da atına vurmamak ve rakibin önünü kesmemek oyun kuralları arasındadır. Kaleye atılan her top, bir sayı kazandırır. Belirlenen zaman içerisinde beraberlik söz konusu olursa “öçeşme” denilen üçüncü bir oyun oynanır. Çöğen, günümüzde “polo” olarak adlandırılır.

 

Mızrak Oyunu

Oyun, birbirine rakip iki alaydan birer binicinin mücadelesiyle başlardı. Oyunculardan biri kabağı korur, diğeri ona saldırı yaparak direğe yaklaşmak isterdi. Bunun için de binicilikteki bütün hünerlerini gösterirlerdi. Oyuncular atlarının üzerinde hem mızrak hem kalkan kullanırlardı.

 

Cirit Oyunu

Cirit, Türklerin çok eskiden beri bilinen ve davul zurna eşliğinde yaptıkları atlı savaş sporlarından biridir. Cirit oyununda amaç, hem savaş meydanlarında çarpışacak gözü pek ve korkusuz yiğitlerin hem de bu yiğitlerin bineceği cesur ve atak atların yetiştirilmesidir. Cirit oyunu, sınırları belirlenmiş bir alanda oyuncu sayısı 5-20 arasında değişen iki takımla oynanır. Bu iki takım, oyun alanında karşılıklı olarak atları ile durur. Oyun, elinde cirit bulunan bir oyuncunun rakip atlılardan birinin önüne ciridi fırlatmasıyla başlar. Önüne cirit atılan oyuncu, atılan ciridi yerden alır ve atan oyuncu belirlenen alana ulaşıncaya kadar cirit ile onun sırtına, omuzuna ya da atının sağrısına vurmaya çalışır. Bu arada arkadaşları da onlara yardımcı olmaya çalışırlar.

 

Cündi Oyunu

Kendi ekseni etrafında kolayca dönebilen bir insan heykeli, beline bağlanmış bir demir çubuk üzerine asılmıştı. Heykelin bir elinde içi taşla doldurulmuş bir torba, öteki elinde de bir daire vardı. Binici, direğe hamle yapınca hedef ekseninde dönüyor ve elinde bulunan içi taş dolu torbayı biniciye vuruyordu. Bu darbeyi yememek için atlının hızla kaçması gerekiyordu.

 

Kayak

Eski Türklerde “çana” olarak bilinen kayak, MÖ 4000 yıllarında Baykal Gölü çevresinde karda yürümek ve avlanmak amacıyla kullanılmıştır.

 

Seğirtmek (Koşu)

Yaya koşuları, eski Türklerin törenlerinde yer verdiği önemli faaliyetlerden biridir. Eski Türklerde, yaya yarışlarına “seğirtme” denirdi. Berlin Müzesinde bulunan bazı tabletlerde Türklerdeki yaya koşuları hakkında önemli bilgilere rastlanmaktadır.

 

Güreş

Kâşgarlı Mahmud, Dîvânu Lugâti’t-Türk adlı eserinde “çalış” ve “çelme” kelimelerinin karşılığı olarak “küreş” kelimesini kullanmıştır. Aynı sayfada “çalışçı” kelimesi “küreşçi” olarak açıklanmıştır.

 

Futbol

Futbol da Türklerin eskiden beri bildikleri bir spordur. Bu oyunun adı Tepük'dür. Timur devrin de içi hava ile doldurulmuş kuzu derisinden yapılmış top ile oynanan bir oyundur. Pehlivanlık, okçuluk, avcılık, su sporları, kılıç, atlı sporlar eski Hatay Türklerinde, Gök Türklerde, Mısır ve Suriye, Selçuk ve Osmanlı Türklerinde yapılan sporlardır.