"Golden Foot" (Altın Ayak) ödülüne layık görülen Fatih Terim, töreninin ardından TRT SPOR'a özel açıklamalarda bulundu.
Avrupa'yı önemsediğini dile getiren Fatih Terim, Golden Foot'ta yer almaktan dolayı mutlu olduğunu söyledi.
Kariyeriyle ilgili de konuşan "Ben bitti demeden bitmez. Benim hayatım futbol. Yakın bir zamanda gereğini söyleriz." ifadelerini kullandı.
İşte röportajdan öne çıkan detaylar:
"Gösterilen saygı beni etkiliyor"
"Biz kendi aramızda devamlı oynarız ama Avrupa ve dünya çok önemli. Özellikle İtalya ve UEFA Kupası'ndan sonra her tarafta daha tanınır, daha bilinir oluyorsunuz. Gösterilen saygı beni etkiliyor. Bir Türk insanın dışarıda tanınıp, sevilmesi önemli. Bu yüzden dışarıyı önemsiyorum. Golden Foot'ta olmaktan dolayı çok gururluyum."
"Dinlenmeye ihtiyacım varmış"
"Dinlenmeye ihtiyacım varmış. Bıraktığımın 15. günü de teklifler aldım. Yükseklerde hava daha soğuk tabi. Oraya dikkatli gitmeniz lazım yoksa üşürsünüz. Milli takımlardan da kulüp takımlarından da ama dinlenmeye devam etmeliydim. Arkadaşlarımla kupalarla bir resim çektirdik. O ara oynadığımız maçları, kupaları düşününce; o zaman anlıyorsunuz. Harcadığınız mesai, zaman o zaman anlaşılıyor. Yaptıklarımız hiç kolay değildi. Aileme teşekkür ediyorum. Orada bulduk dayanma gücünü."
"Doğru teklif, doğru proje olursa düşünüyorum"
"Kendimi iyi hissediyorum. Kendimi zihnen ve fiziken iyi hissediyorum. Her an her şey olabilir. Son birkaç aydır faaliyetlerimiz de var. Bakalım, neye karar vereceğiz. Doğru teklif, doğru proje olursa düşünüyorum."
"Doğru değişiklikler insana iyi gelir"
"Zamanın değişimini yakalayamayan hiçbir insan başarılı olamaz. Eskinin önemli şeylerini alabilirsiniz ama yeni şeyler katmak zorundasınız. Bu, sadece futbol için değil, her şey için geçerli. Değişimden kaçmak mümkün değil. Doğru değişiklikler insana iyi gelir."
"Dünya Kupası'nın Kasım-Aralık'ta oynanması tartışılmalıdır"
"Değişmeyen tek şey ön yargılı olmamaktır. Katar'daki Dünya Kupası bunu çıkardı ortaya. Çok güzel bir futbol havası vardı. Katar'da dünya kupası mı oynanır diye tartışılıyordu. 85'te futbolu bıraktıktan sonra 86'da Meksika'ya Dünya Kupası'na gittik. 40 derece sıcakta Arjantin - İngiltere oynadı. O zaman kimsenin sesi çıkmadı. Artık Kasım-Aralık'ta oynanması tartışılmalıdır. Mutlaka tartışılmalı. Burada mecburiyetten koyuldu. Ben inanıyorum ki dünya bunu tartışacaktır. Haziranlar için ayrılmış olan dünya kupası hiç temmuza kaymadı. Hepimizin kafasında ne var Nerde oynanıyor sıcaklık kaç derece. Yeni trafik çok karışık. Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi, lig maçları kupa maçları vs. Dolayısıyla bu trafikte oyuncunun düşündüğü tek şey 'şu turnuvada bitsin de ben tatile gideyim.' Bütün senenin yıpranmışlığıyla gelen bir oyuncu grubu var. Mental ve fizik olarak yorgun bir şekilde şampiyonalara gidiyorlar. O yüzden yeni şeyler söylemeliyiz artık. Bundan bir kaç ay önce Paris'te Şampiyonlar Ligi'nde finali 20 dakika geç başladı. Gerekçe trafik ve turnikelerin arızalanması. Bunu Şampiyonlar Ligi'nde yapıyorsunuz. O yüzden bizdeki maçlar amasız oynanmalı."
"Tempo işin içinde olmalı"
"Taktiksel olarak bir değişiklik görmedik. Geriden başlama isteği var her takımın. Bir grup devamlı kendi sahasında kalıp geçiş hücumlarını yani kontratak futbolunu sürdürdü. İspanya gibi takımlar topun mülkiyetini almak tekrardan sağladı. Fransa gibi takımlar iki ön liberoyla oynadı çoğu tek denedi. Orada teknikte de bir değişimin olması gerektiğini düşünüyorum. Oradaki seyircide de hissettim. Temposuz bir oyunu seyirci sevmiyor. Bana kalırsa ekran başındakiler de kanalı değiştiriyor. Pas oyununa itirazımız yok. Ama tempo işin içinde olmalı. Geliyorum kendi sahamı kapatıyorum 10 kişiyle. Topun arkasında 10 kişi olmak bir marifet ama her şey değil. Oyunun temposunu, oyunun çabukluğunu, oyunun dikine oynanmasını sağlayan bir oyun düzeninin alıcı olacağını düşünüyorum artık. Yeni şeylerden kastım. Bu pek yeni değil ama bazıları artık vazgeçecek gibi geliyor bana. Ben Van Gaal'in daha önce böyle bir oyun tarzına döndüğünü hiç görmedim. 2-0'da sonra 3. santrfor artı Van Dijk... Bu oyunun belirli hallerinde hep kullanılabilir. Uzun top dönen topunsizin tarafınızdan baskıyla karşılanması olabilir ama etkili iki santrforun da neler yapabileceğini gösterdi bize Katar."
"Messi saha içinde istediği an yapamayacağı bir şey yok"
"Ben ciddi bir Messi hayranıyım. Bunu bugün de söylemedim. Uzun yıllar önce tartışmaya açıldığı zaman da Messi olduğunu söyledim. Diğer bütün büyük oyuncular, hakikaten büyük oyuncular. Messi saha içinde istediği an yapamayacağı bir şey yok. Bir orta sahada olmayan zekaya sahip, bir orta sahadan daha iyi pas atabilen, istediği zaman en iyi savunmayı da yapılabilen bir oyuncu. Olağanüstü yeteneğe, zekaya sahip. Attığı pasların 3 pozisyon sonrasını düşünebilen veya 3 kademe geçen paslar atabilen bir oyuncu. Arjantin Messi'ye odaklı bir oyun tarzı benimsemek zorundaydı zaten. Muhakkak kendi planı vardı. Bana göre turnuvanın en iyi orta sahası da onlardaydı.Bana göre Dünya Kupası'nda en iyi orta saha Arjantin'deydi. Fernandes, De Paul, Mac Allister... Teknik, pas, gole gitme ve top kazanma... Çok istedim Messi'nin Dünya Kupası'nı almasını. Dünya da bir tuhaf. Şimdi Messi'nin kariyerine baktığımız zaman kazanmadığı hiçbir şey yok. Dünya Kupası şampiyonu olmasaydı biz Messi'yi zirveye koymayacak mıydık? Dünya Kupası'nı da aldı işte."
"Messi sahada çok lider"
"Messi sahada çok lider... Bir canlı izleyin, görürsünüz. Millet, hiç konuşmuyor sanıyor ama bakışıyla, konuşmalarıyla yönlendiriyor. Lider olmayan hiçbir insan, buralara gelemez."
"Aldatanını da seçelim"
"Bundan 7-8 sene önce Futbol Direktörü'yken ben, bu konuyu konuşmuştuk. 1 dakika 40 saniyede attığımız taç var. 3 dakikada attığımız frikik var. Böyle böyle 45-50 dakika yok. Kalecinin 1.dakikadan itibaren vakit geçirme isteği olmaması gerekir. Haftanın takımını, haftanın oyuncusunu, hakemini seçiyoruz. Aldatanını da seçelim. Biz de görelim ayağına tekme yiyip kafasını tutanları. Ayağını takıp, 'bu da mı penaltı değil' diyenleri. İlk görüntüler 18 takımdan olsun. Her hafta seçeceğiz. Biz de görelim. Birkaçını gösterirlerse taraf tutuyor olabilir. Bizde 18 oyuncu bulunur."
"Baskısız teknik adamlık diye bir şey yok"
"Sistem takımı olmayan mı var. Sistemi olmayan takım mı var? O ne demek? Çok mantıklı bir terim olduğunu düşünmüyorum. Yeni terimlerden, 'Fatih Terim'i tercih ederim. Baskısız teknik adamlık diye bir şey yok. Her maçta baskı vardır. 20 maç kazan, 21.sinde gelip, 'hocam bu çok önemli' derler. Şampiyon olmuşuz ertesi gün bana 'aman hocam gelecek yıl çok önemli' diyenler oldu."
"Ben bitti demeden bitmez"
"Bu hikaye bitmez. En azından ben 'bitti' demeden bitmez. Benim yerime düşünenler ve fikirlerini söyleyenler var. Benim hayatım futbol. Yakın bir zamanda gereğini söyleriz. Herkes de ne yapacağımızı anlar. Bu arada bir sürü milli takım ve kulüp takımı olağanüstü rakamlarla gelenler oldu. Ben hep hayır dedim. Dediğim gibi bir şeyler söyleyeceğim."