Gençliğimden, okul yaşantım sürecinden beri ülkemizde eğitim ile spor hep birbirlerinden uzak 2 kutup olarak kalmış, ulu önderimizin “Sağlam Kafa sağlam vücutta bulunur” düsturu politikacıların ve Milli Eğitim Bakanlığının yoz ve kısır zihniyetinde bocalamış, günden güne neredeyse hiç umursanmaz, hatta yok edilme aşamasına gelmiştir…

Okullarımızda haftada brüt (!) 40 dakikalık tek dersle gençliğimize tanınan “Beden Eğitimi” izni (!) yanında tüm branşlarda, gelişmiş ülkelerde sporun kaynağını teşkil eden okullarda neredeyse tedrisatın yarısına yakınında spor dersleri ve faaliyetleri yer alırken bizde neredeyse “spor” kelimesinin telaffuzu bile günümüzde yasaklanır hale gelmiştir…

Okullarda spor malzemesi zafiyeti yaşanmaktadır… Maçlara bile öğrencler cep harçlıklarıyla gidebilmekte, bazı gereksinmelerini de gene kendileri karşılamakta, idealist birçok öğretmenleri de onlara kendi dar olanakları doğrultusunda destek vermektedir…

Hele sağlık konusu tam bir trajedidir… Sakatlanan sporcu öğrencilerin hiç bir güvencesi yoktur… Zaten okul müsabakalarının çoğunda doktor bulunmamaktadır… Olanların da hemen hemen hepsinde pratisyenler vardır, ellerinde doğru dürüst bir ilkyardım çantası bile bulunmamaktdır… Tüm bu acı tablolara karşın öğrencileri için yokluklarla cansiperane savaşan idealist Beden Eğitimi Öğretmenlerine seyirci kalan yöneticiler utanmalıdırlar ?…

Bu düşündürücü gerçekler ülkemizin spora başlangıç sürecinin vahametini açıkça ortaya koymaktadır…

Oysa beklenti, Beden Eğitimi ders sayısının çok daha fazla olması, gerekli malzeme yardımında bulunulması, okullar arası spor faaliyetlerine ve müsabakalarına / yarışmalarına önem verilmesi, üzerlerinde de ciddi hedefler konulup, planlar yapılmasıdır… Yani ilgi, alaka ve destektir…

Okul sporları, yakasını bu işi angarya gören Gençlik ve Spor Bakanlığı ve ona bağlı Müdürlüğünün elinden kurtarmalıdır… Eskiden olduğu gibi Lig heyetleri oluşturulmalı, bu heyetlere de spor sevdalısı, bu işe zamanını verecek idealist Beden Eğitimi Öğretmenleri getirilmelidir…

Ders dışı eğitim çalışmalarında, kurslar ve yarışmalarda her türlü sıkıntıyı çeken, hak ettikleri değeri görmeyen Beden Eğitimi Öğretmenlerine tavsiyem, birlik ve beraberlik içinde tüm bu durumlar düzeltilene kadar hiçbir spor faaliyetlerine katılmama kararı almalarıdır…

Tabii bu arada akla hemen şöyle bir soru takılıyor; “Öğrencilerimize yazık olmaz mı ?…” Cevabım, “Hayır olmaz !…” Öğrenciler zaten bu mevcut düzenin ne faydasını görüyor, bir düşünün ?…

………

Sene 1974’tü… Zamanın İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü Okul İçi Beden Eğitimi Bölümü’nün “Okul Spor Yurtları” adında bir kurulu vardı, tüm spor müsabakalarını bu kurul düzenlemekteydi…

O yıl “Bütçemiz yok !…” savsatasıyla Liseler arası Voleybol müsabakalarını programdan çıkardılar… O yıl Avusturya Lisesi ve Saint Michel Lisesi okul takımlarını çalıştırıyordum…

Hemen kolları sıvadım… Tek başıma mezun olduğum okulum Saint Michel Lisesi’nden izin alarak bahçemizde tam 24 okulun katılımıyla “Bahar Kupası” adı altında Liselerarası Kızlar Voleybol Turnuvası düzenledim… Müzik menajerliğinden kazandığım paraların bir kısmıyla mütevazı bir bütçe yaptım…

Tanıdık bir matbaada broşürüne kadar bastırdım, afişler yapıp tüm İstanbul okullarına dağıttım… Gümüş kupalar, madalyalar yaptırdım… Sözümün, nazımın geçtiği voleybol hakemlerini maçları gönüllü yönetmeleri için o zamanki sıfatıyla İstanbul Voleybol Ajanı Kemal Gökçay‘dan izin aldım…

24 Lise kız takımını (Yaklaşık 300’e yakın sporcu) 1 hafta süreyle okulumuzda ağırladık… Bahçe doldu taştı… Sonuç olarak son derece keyifli ve yararlı bir turnuva oldu… Bugüne kadar da benzerinin olmadığını üzülerek ifade ediyorum… Etim ve budum neydi ki, tek başıma bu işin altından kalkabilmiştim… Hatta lisemizin “Fotoğraf Kolu”, turnuvanın hemen ardından 1000 fotoğraflık (18 x 24’lük) bir sergi açmış, bu sergi büyük ses getirmişti…

O günleri bizzat yaşayanlardan birkaç kişi sayabilirim; Gazeteci Cengiz Tokgöz (Son Havadis), Tümerkan Ünlü (Son Havadis), Sporcular Violet Konstanda (Beşiktaş Kız Lisesi), Nur Uğurdemir, Belgin Ünlüsoy (Alman Lisesi), Esra Temelli, Bengü Balkır, Nadya Nalbaşyan, Sertaç Dağcıoğlu (Notre Dame De Sion), Sevil Güner, Hülya Sekitmen (Kadıköy Kız Meslek Lisesi), Cana ve Nur Çapa kardeşler, Anuş Bakış (Saint Michel), hakemler Kadir İlbeyli, Orhan Utkan, Ali Hikmet Osmanoğlu, antrenörler Turgay Karabulak (Galatasaray Lisesi), Akil Örge (Alman Lisesi), Miktat Erkan (Kadıköy Kı Meslek Lisesi) ilk aklıma gelenler…

Sadede geleyim daha fazla nostaljiyle dağılmadan…

Beden Eğitimi Öğretmenlerini birlik ve beraberlik içinde tatlı ve faydalı bir legal direnişe davet ediyorum… Emin olun, bu işin başında, sadece koltuktan yönettiklerini zannedenler, (bence sporu ve gençliği hiçe sayıp, kaderine terk edenler…) böylelikle zorunlu olarak bu kokuşmuş düzeni tekrar gözden geçirme mecburiyetinde kalacaklar, iyileştirme çalışmaları içinde doğrulara birer adım daha yaklaşılacaktır…

Arzuladığımız, sporumuzu alttan yukarılara iterek katkıda bulunacak sağlam temellere dayalı bir Milli Eğitim yapılanmasını görebilmek dileğiyle tüm Beden Eğitimi Öğretmenlerini saygı ve sevgiyle kucaklıyorum…

Hasan Uğur Epirden

http://voleybol-e.com/?p=5187